Sanat ne ki?


Sanat diye bir şey var. Tam olarak adı konamamış şeylerden mülhem. Aşk gibi. İçinde bir yerlerde hissediyorsun, hah işte sanat bu diyorsun. Bazı adamlar çıkıyor işte bu sanat diyor, öyle olsun diyorsun. Sonra sanatın bir parçasını şortunun arkasına bastırıp dolanan zatlar var, onlar sanatsever olarak adlandırılıyor. Sen heykelyıkan gericisin, ilkel zihniyettesin ne anlarsın sanattan diyorlar. Anlamam sahiden de. Birileri bu sanattır dediğinde daha şüpheci bir gözle yaklaşırım o esere. Daha önce ne olduğunu bilmeden keşfettiğim şeyin adına sanat dediklerinde "yek yea"  kayıtsızlığına bürünürüm. "Anlamadığım şeyden nasıl oluyor da zevk alabiliyorum gayrı" derim kendi kendime.

Doğu'nun geri kalmışlığını sanat düşmanı oluşuna bağlayan batı hayranı tipler vardır. Şu toprakların mimari eserlerini, ebrusunu ya da neyini, edebi eserlerini hiçe sayarlar. Mona Lisa karşısında esamesi okunmaz hattın.  O kutsal alfabenin her harfinin resmettiklerinin, hem manayı hem maddeyi ifade ederken yakaladığı ahenk gözlerinden kaçıp gitmişken, gel bak sanat bu bundan zevk al, buna özen, buna tap derler. Yapamam.

Ben bir çiçeğin morunda asıl 'Sanatçı'yı düşünürüm. Bir eser ortaya çıkarma isteği yüzünden kendine zarar verebilenler varken, yaptığına sanat deyip bundan acaba nasıl daha çok kazanırım derdiyle orda burda dolananları, sürekli kendini ve eserlerini anlatanları anlamam. Eser satmayı bırak, üstüne para vermeli adam. Bunu yaptım, nasıl olmuş, bir bakın ne olur demeli. Siz de benim gördüklerimi görüyor musunuz demeli. Bu içteki muazzam patlamanın, bu benzersiz tezahürü domates gibi tezgahlara serilip nasıl satılabilir ki?

Eserden zevk almam, eserin ufkumu genişletmesi, başka diyarlara götürmesi için sanat tarihi üstüne ihtisas yapmış birinin bilgi düzeyine erişmem mi gereklidir? Bu rengi şu nedenle kullanmış, şu teknikle yapmış, şunu anlatmak istemiş, çağdaşına gönderme yapmış demesi sahiden de eser sahibinin namına atıp tutmak değil midir? Ne biliyorsun arkadaşım belki hepsi senin hüsnü kuruntun? Yapacağını yapmış zaten, anlayan ne kadar anlağı varsa o kadar anlar, kalkıp sana laf mı yetiştirecek?

İnsan fıtratı malum. Yeme içmek kesmiyor. Sadece madde yetmiyor. Mana lazım. Batı mana için sanata sarılırken, doğu o bağrında sakladığı manadan usanmış, maddeye değişmeye hazır ve nazır. Batı'da saygınlık elde etmek için yalnızca paralı olmak yetmiyor. Değişik, görülmemiş, yani öznelliğine sarılıp bir farkı ortaya çıkarman gereken işler yapman lazımken, bizde altına Mersedes'i çektin miydi senden büyüğü yoktur. Doğu - Batı arasındaki köprü, çatışma geyiklerinden hayatı boyunca bıkmış usanmış neslin evladı olarak benim sanat anlayışım budur. Arz ederim.

1 yorum :

nesrin dedi ki...

Sanat bence de cok popüler olan cok tüketici bir sey degil. Doguya ait islami el sanatlarina benim de hayranligim var, ama mesela batinin klasik müzigi, resim sanatlarina da hayranim. Bizim sorunumuz taklitci olmak. yoksa sana güzel bir seydir. Sevgiler...

 

Blogroll

sardunya, yasemin, zeytin, jacobinia, lonicera, hydrangea