Blogger'ın Zamanın Ruhu ile İmtihanı


Her konuda özet geçilmesini isteyen, üç beş kelimeyi resimle desteklenmedikçe okumak istemeyen, özünde iyi ama karakter sınırına takılmış bireylerin; cümle kurarken imtina eden, dilbilgisi hatasına düşmemek için önce word'de kontrol edip sonra yazısına yapıştıran ya da ne bileyim pimpirikli edip diye genelleyebileceğimiz bireyler karşısında popülasyon olarak hayli büyümüş olması can sıkıcı. Bu kadar uzun cümle ile yazıya başlarsan kaybedersin. Zaman senden slogan cümleler kurman, birkaç espri patlatman, yapılmış olan esprilerin esprilerini yapman gerektiğini ve sosyal ağlarda aktif olmanı istiyor. Blogun varsa da eğer takipçi sayın markaların dikkatini çekmiyorsa eh iştesin. 

Takip ettiğim blogların bir çoğu kendini kilitlemiş. Kimisi tükkanı toptan kapatmış. Kimisi daha sabi sübyan çağındaki blogunu internet avlusuna terk edip gitmiş. Ama bunlar iyi. Ben sponsor ağına düşmüş, üç beş yazı arasında reklam giren kardeşleri de eleştirmiyorum. Alışveriş dünyası neticesinde. Ben kendimi eleştiriyorum. Nitelikli bir yer olmalı burası. Zaman ve emek harcayabilmeliyim. Böyle olunca da sanki restorasyon harekatı başlatmış başbakan konuşması gibi durdu ama öyle değil. Bu benim kendime karşı olan görevim. İhmal ediyorum. Başka başka meseleler yüzünden... Canım çok sıkıldı. Niye sıkıldığını yazmayacağım ama. 

Eylül geldi. 

1 yorum :

coskunsel dedi ki...

Reklam alan bloglara karşı kendimi kapatıyorum niyeyse.Instagram cıktığından beri zaten bloglar örümcek bağı bağladı.Herkes uzun zamandan beri yazmamıştım gibi cümlelerle başlıyor yazıya, sonra yine sonra yine..

 

Blogroll

sardunya, yasemin, zeytin, jacobinia, lonicera, hydrangea